Cumhuriyet'in ilanından sonra 2000'lerin başlarına kadar her türlü mağduriyeti yaşadı bu ülkede muhafazakar dindar olarak adlandırılan kesim. Yüzde 99'u müslüman ülkenin dindar vatandaşları zaman zaman kendi inançlarını bile yaşayamaz oldu. Seküler kesim tarafından kamudan uzak tutulan, hiçbir şekilde kamuda varlık göstermelerine izin verilmeyen bu kesim, cemaat, tarikat vs. yapılarla inançlarının gereklerini yaşamaya çalıştı. Cumhuriyet'e alerjisi olan bu kesimin önderleri tarafından da zaman zaman manipüle edilen dindarlar, devlet memuru oldularsa da kimliklerini gizlemek zorunda kaldı. Ta ki 2000'lerin başlarında o dönem cemaat olan (şimdilerde terör örgütü oldu) kesimin kamuda gizlenerek de olsa bürokraside belli bir yere gelen (metodları doğru/yanlış orası ayrı konu!) bireyleriyle 2000 krizinden sonra toplumun büyük desteğini alan Ak Parti hükümetlerinin arka arkaya iktidar olmasıyla bir çok engel aşıldı. Kamu bürokrasinde hatırlı bir yer edinen dindar kesimin devletle imtihanı tam da bundan sonra başladı. Seküler kesimi kamu bürokrasisinden uzaklaştıran dindarlar, kamuya yerleşmede kendi aralarında sorun yaşamaya başladı. Ve karşılıklı suçlamalarla araları açılan bu kesim 15 Temmuz gibi korkunç bir tecrübe yaşadı. Cemaat terör örgütü oldu ve şeytanlaştırılarak en ağır bedel ödetildi. Bu aşamada da devlete olduğundan fazla anlam yükleyen dindarlar, yıllarca yol yürüdükleri insanları birer cadı ilan edip suçlu suzsuz ayırmaksızın tabiri caizse kazanlarda kaynattı. İbadet/Ticaret/İhanet üçgeninde olan yine ibadet edenlere oldu. Ticaret yapanlar rüşver verdi, çıktı. İhanet edenler kaçtı, gitti. İbadet edenler de yok edildi. Dindarlar kendi içindeki öcülerden kurtulup devleti de tamamen kontrollerine aldıkları için artık önlerinde kimse duramaz rahatlığıyla dünyevi hayatın tadını çıkarmaya başladı. Ama asıl imtihanlarının şimdi başladığının farkına varamadılar. Geçmişte ayıpladıkları ne varsa yapmaya başladılar. Dikey olarak hızla çıktıkları kariyerlerinin zirvesinde onları bekleyen tehlikeyi göremediler. Bir taraftan devleti kutsayıp her türlü imkanlarından yararlandılar, diğer taraftan kendi mahallelerinden görmedikleri insanlara benzemeye başladılar. Aralarından onları uyarmaya çalışanları da diskalifiye ettiler.
Bu günlerde TV ekranlarında uyuşturucu ve seks partileri ile anılanları sanki hiç tanımamış gibi, onlarla yol yürümemiş gibi başka düşman kalmadığı için kendi içlerinden ayıplı olanları yok etmekle meşguller. Seküler hayata hızlı giriş yapan dindanlar dünyanın cazibesine kapılıp araba ve ev yarıştırır oldu. Ve unuttukları bir şey daha var ki devletin yönetimi onlarda. Devletin çeyrek asırdır yaptığı bütün kusurlar onların hanesine yazılıyor. Bir dönem kendi mahallerine yakın gördükleri cemaatin ne kadar kusurlu fiilleri varsa çarşaf çarşaf servis eden dindar kesim, daha kötüsünü yapmaya başladı. Dünyanın cazibesine kapılıp geçmişin muhasebesini yapmayı unutan dindarlar, kendi çocuklarının çekildiği tuzakları bile far edemedi. Kutsiyet atfettikleri ne kadar değer varsa iktidarda kalma uğruna birer birer yok eden seküler dindarlar, günün sonunda kendi mahallelilerini de aşağılar oldu. Çalışanların yarısının asgari ücretle çalıştığı ülkede, gelir dağılımını o kadar bozdular ki zengin daha zengin, fakir ise daha fakir olmaya başladı. Ama geçmişlerini unutan seküler dinlarlar bunları hiç problem yapmamaya başladı. Fenomen hoca tiplemeleriyle alt gelir dağılımına sahip kesimlere "fakirler zenginlerden 500 yıl önce cennette gidecek" tesellisini bile verdiler. 22 Bin asgari ücret alan kesimlere cuma hutbelerinde 60 bin üstü alan imamların "fakiriklik iyidir!" nidasıyla şimdilik bu kesimin gazını bir süre daha aldılar.
Yıllarca dillerine pelesenk ettikleri:
Ezanları dindimezsiniz,
Bayrağı indiremezsiniz,
Vatanı bölemezsiniz,
nidaları ile 2. kurtuluş savaşını bile verdiklerine inandırdılar. Ama bir tuhaflık var ki tavsiye ettiklerini yapmıyolar. Seküler dindarlar çocuklarını İmam Hatip okullarına göndermiyor. Çocuklarına kötüledikleri batı ülkelerinde eğitim aldırıp bir de o ülkelerin vatandaşlığını aldırıyorlar.
Yazar: Misafir Kalem